Bu
kitap anlatılamaz okuyup yaşamanız lazım.Gülmekten öldüm
resmen,bitmesin diye ilk defa bir kitabı sindire sindire okudum
diyebilirim.
Efsun adında bir kız,diğer kızlar gibi davranıp giyinmediği
için hayatına giren erkekler sürekli aldatıp terkediyorlar.Kardeşlerinin
ve ailesinin zoruyla değişmeye ve farklı bir hayat yaşamaya
çabalıyor.İşte tam bu sırada olan oluyor zaten .
O konuşmalar,o
düşünceler anlatılamaz asla ...gözlerimden yaşlar geldi
gülmekten.Hayli olarak konuştuğu Sabahattin Ali'yi de es geçmeyelim.Tavsiye ediyorum...İkinci kitabını mutlaka okuyacağım...
Orhan
Pamuk Kar kitabı ile 2006 da aldığı Nobel Ödülü konuşmasını
anlatıyor.Aynı zamanda babasından kalan bir bavul'u da anlatıyor.Yazarların
kitap yazarken ki psikolojilerine de değiniyor.Kısacası kendi
düşünceleriyle dolu olan bir kitap.Keyifli bir kitaptı.
''Ölümünden iki yıl önce babam kendi yazıları,el yazmaları ve defterleriyle dolu küçük bir bavul verdi bana.''
Ardında Bıraktığın Kadın'ın ön
tanıtımı gibi kitap.2002 yılında Liv ve 1900'lü yıllarda Sophie.Bu iki
kadının Balayı hikayesinin başlangıcı.Bir çırpıda okunacak bir
kitap.Biraz romantik,biraz duygusal.Devamı olan kitapta daha iyi
anlayacağım sanırım.
Aşıklar şehri Paris'te yeni evli iki çift...
Genç ve güzel Liv,2002 yılında zengin ve çekici bir mimar olan David'le evlenir.Rüya gibi bir balayı geçirme hayaliyle Paris'e gelseler de beklenmedik bir sorun evliliklerini daha ilk günden sorgulamalarına yol açar.Acaba aralarındaki büyük aşk onları bir arada tutmaya yetecek midir?
1900'lerin başında ünlenen ressam Edouard Lefevre, tabloları için kendisine modellik yapan Sophie'ye aşık olur.Bir kadına bağlanmayı daha önce asla aklından geçirmemiş olsa da Sophie'nin,hayatının kadını olduğuna inanıp ona evlenme teklif eder.Ancak genç Sophie kısa bir süre sonra evlilik hayatının beklediğinden çok daha farklı olduğunu,aşkı için büyük fedakarlıklarda bulunması gerektiğini anlar...
KİTAP ADI: Kuyucaklı Yusuf KİTAP YAZARI: Sabahattin Ali KİTAP SAYFASI: 220 YAYINEVİ: Yapı Kredi Yayınları
YORUMUM;
Muazzez
ve Yusuf.Hüzünlü bir hikayeyi anlatıyor.
Çok küçük yaşta kimsesiz kalan
Yusuf'un tertemiz aşkından ve Anadoluda ki yaşam mücadelesinden çok
etkilendim.Sonu hüzünlü bitti.Sabahattin Ali'nin güçlü kalemlerinden
birisi daha diyip okumanızı tavsiye ediyorum...
''Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış,hakikaten inanır gibi olmuştu.Bu da karısı idi.Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük,boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi,fakat onun yokluğu müthişti.Onun bu kadar sebepsiz yere,bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi.Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu,fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.''
KİTAP ADI: Kara Kış Beyaz Düş KİTAP YAZARI: Fatma Erdek KİTAP SAYFASI: 400 YAYINEVİ: Ephesus
YORUMUM;
Zeynep
çok küçükken babası ölür ve annesi Selim adında bir adamla
evlenir.Selim kızı olarak gördüğü Zeynep'in bütün masraflarını
üstlenir.Onu okutur,büyütür.Ama günler geçtikçe Zeynep büyür ve Selim'in
kıza hisleri değişir.Zeynep içinden çıkılmaz bir hayata sürüklenir...
Diğer tarafta Akgül,Erzurumda yaşayan ve üvey babası tarafından hor görülerek büyüyen 16 yaşındaki kız...Bu iki kadının yolu bir şekilde kesişir... Hikayenin ilk 50 sayfasında kim kim?, hangi olay,hangi zamanda? diye
bir kargaşa yaşadım kafamda.Ama sonra herşey rayına oturdu.Konu olarak
her zaman işlenen hikayelerden gibi görülse de o kadar akıcı,o kadar
sürükleyici ki elinizden bitirmeden bırakamayacaksınız.Kitaptan bazı alıntıları paylaşmak istiyorum; -"İsimler değişir.Yüzler,tenler,renkler,yerler
değişir.Ancak kaderler,sonlar ve sonlara giden yollar asla değişmez.Gün
gelir,iki kadın,tıpkı kumaş ile astar gibi aynı kalıp üzerine,aynı
makasla biçilir.Tıpkı Akgül ve benim gibi...Bir elbisenin birbirinin
üzerine geçmiş iki ayrı parçasıydık biz.Akgül kumaşıydı bu
elbisenin,görünen yüzü.Bense gizli yanıydım,astarı..."
-"Her bulanık
su,bir süre sonra durulur...Her fırtına bir süre sonra yorulur...Her
yangın bir an gelir soğur.Geride izleri kalmaz mı? Kalır
elbette...Çamurdan bir yatak,kırık dallar,kıraç toprak..."